Bir davada davacı ve davalının öne sürdükleri olayların gerçekliğini belirlemek amacıyla yapılan araştırma faaliyetine soruşturma denir.
– Soruşturma yargıcı: birden çok yargıdan oluşan mahkemelerde, davanın soruşturma aşamasını yürüten yargıç. Tek yargıçlı mahkemelerde soruşturma ve karar verme aynı yargıç tarafından yerine getirilir.
– Meclis soruşturması: Son soruşturma, kamu davasının açılmasından kararın kesinleşmesine kadar olan soruşturma aşaması.
– Kamuoyu soruşturması: Belli bir zamanda tartışma konusu olan bir soru üzerindeki bireysel kanıların ne şekilde dağılım gösterdiğini bilmek amacıyla yapılan ve sondaj yoluyla (bakınız: seçim öncesi sondajlar) gerçekleştirilen soruşturma şeklidir.
– Sondaj yoluyla soruşturma: Daha geniş bir nüfusu temsil eden küçük ve örnek bir topluluğun bireylerine uygulanan ve bu nüfusun belirli bir sorun dizisi aracılığıyla gözlemler toplamaya dayanan yöntem.
– Toplumbilimsel soruşturma: Toplumsal veya siyasal bir sorun konusunda sağlam gözlemler toplamayı ve gözlemlenen olguları açıklayabilecek varsayımlar ileri sürmeyi sağlayan ve söz konusu sorunun sistematik bir incelenmesine uygun olan yöntemlerin bütününe denir.
İlk soruşturmalar nasıl olmuştur?
İlk soruşturmalar daha çok kapitalizmin ortaya çıkardığı toplumsal sorunlar konusundaki tartışmaları aydınlatmayı amaçlayan gözlemleme ve belgelendirme çalışmalarıdır. 1930 yıllarında ABD’de soruşturma yoluyla araştırma, olağanüstü bir gelişme gösterdi, özellikle tavır ve davranışların incelemesi olmak üzere soruşturmanın uygulama alanları genişletildi ve toplumbilimsel gözlemlerin nicelleştirilmesi eğilimini pekiştiren teknolojik ve yöntembilimsel yeniliklerde büyük bir atılım gerçekleşmiştir.
Soruşturma sürecinde üç büyük aşama vardır;
1- İncelenen nesneyi ötekilerden ayırt eden niteliklerin yani kavramların seçimi yoluyla sorunsalın tanımlanması.
2- Soyut kavramların göstergelerle ölçülebilir boyutlara ayrıştırılması.
3- Bu şekilde gözlemlenmiş veriler arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve yorumlanması.
Başka bir yazıda görüşmek üzere.
Yazar: Serkan Kara