
Lobotomi Nedir?
Lobotomi, ağrıları ya da duygusal bozuklukları iyileştirmek için tasarlanmış bir cerrahi ameliyattır. Lobotomi’nin çıkış noktası; Amerika’da, 1848 yılında, Phineas Gage adında bir İrlandalı madencinin kafasına patlama sonucu demir bir çubuğun girmesi ve ciddi bir hasara yol açmasıdır, denilebilir. Kaza sonrasında doktorlar hem Gage’in hayatta kalmasını hem de karakterinde tümüyle değişim olmasını ilginç buldular.
Ne yazık ki bu karakter değişimi olumlu değildi. Kazadan önce Gage çevresince sevilen, tatlı dilli, dindar bir adamdı fakat kazanın ertesinde sabırsız, dengesiz ve saygısız bir adam haline geldi ve sık sık küfür eder oldu. Gage’in deneyiminden sonra, bunun tıbbi bir uygulama olarak kullanılabileceği anlaşıldı.
Walter Freeman (1895-1972) adlı bir Amerikalı nörolog ve psikiyatr, lobotominin babası olarak bilinir ve meslek hayatı boyunca yaptığı 3,439 lobotominin kaydını tutmuştur. Freeman ve iş arkadaşı James Watts, Amerika’da lobotomi’nin öncüleri olmuşlar ve zihinsel bozuklukları olan hastaları sakinleştirmek amacıyla ameliyatı yapmışlardır. Freeman lobotominin işe yaradığına inanırdı.
- Çünkü lobotomi, beynin ön kısmıyla talamus arasındaki sinir bağlantısını koparmak demekti.
Talamus, beynin görme, duyma, dokunma ve tatma duyularıyla alakalı sinir iletilerini düzenleyen bölgesidir. Freeman, “duygu bölgesi” dediği talamus zihinsel hastalıklı insanlarda çok fazla olduğunu düşünürdü. Lobotomi yapıldıktan sonra bazı hastaların hastalıklarının iyileştiği görülmüştür. Diğer yandan bu hastaların yemek yemeyi, giyinmeyi ve tuvalet kullanmayı tekrar öğrenmesi gerekmiştir ve bunların bir kısmı ameliyattan sonra kısa bir süre içinde ölmüştür.
Lobotomi ile ilk ameliyat
Freeman ilk lobotomisini 1936 yılında, 63 yaşındaki depresyon hastası Alice Hammatt üzerinde uygulamıştır. Freeman ve asistanları Hammatt’ın kafatasına altı delik açmışlardır ve Freeman’a göre hasta masadan tamamen değişmiş ve “tiyatroya gidip oyundan zevk alabilen” biri olarak kalkmıştır.
Freeman, lobotomi yapmak için, hastanın gözleri açık şekilde dümdüz yattığı bir başka yöntem daha bulmuştur. Bölgesel ya da genel anestezi uygulanır, göz çukurlarına buz kıracağı sokulur ve kemik kırılsın diye buz kıracağına çekiçle vurulurdu. Buz kıracağının ucu böylece beynin ön lobunun içine 4 santim kadar girerdi ve alet ileri geri oynatılırdı. Sonra işlem diğer gözde tekrarlanırdı. Ameliyat sonrası hastanın gözleri şişik ve yaralı kalırdı.
Lobotomi neden başarısız oldu?
John F.Kennedy’nin kız kardeşi Rosemary, 23 yaşındayken, Freeman tarafından yapılan bir lobotomi ameliyatına girdi. Rosemary’nin, çok erken yaşlarından beri öğrenme zorlukları vardı. Şimdi de yirmili yaşlarında, iyice rahatsız edici, zorluk çıkaran biri haline gelmişti. 1941 yılında, 23 yaşındaki Rosemary bir manastır okulunda yaşıyordu ve Kennedy aile biyograficisi Laurence Leamer’a göre;
Çok kötü ruh hali değişimleri göstermeye başlamıştı. Kontrol edilemeyen çıkışları oluyordu, kollarını savuruyordu. Gece gizlice evden kaçıyor, sabahın erken saatlerinde üstü başı darmadağın bir şekilde eve dönüyordu.
Rosemary’nin babası Joe Kennedy, Freeman’a danıştı ve doktor, Rosemary’i kontrol altına almak için lobotomi önerdi. Rosemary’nin erkeklere çok ilgi göstermesinin Kennedy ailesini kötü duruma düşürdüğü ve bunun lobotomi yapılmasının en büyük sebebi olduğu söylentileri vardı.
Ne yazık ki ameliyat başarısızdı ve Rosemary masadan aciz biri olarak kalktı. İdrarını tutamıyor, birkaç kelimeden fazlasını edemiyordu ve saatlerce duvarlara boş boş bakıyordu. 86 yaşında ölene kadar sürekli bakıma ihtiyaç duydu.
1967 yılında Freeman bir kadın hasta üzerinde lobotomi uyguladı. Ameliyat sırasında bir damara hasar verdi ve 3 gün sonra kanamadan öldü. Bu Freeman’ın mesleki yaşamına bir son verdi ve Freeman 1972 yılında, 76 yaşındayken kanserden öldü.